2 Eylül 2008 Salı

aslında başlık gereksiz





ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı-diye başlamalı aslında yazı ama yazacaklarımı düşününce aslında kısacık bir dilime sığanlara şaşırmamak elde değil...
oğluma baktıkça yaradana olan inancım bir kat daha artıyor. gözlerimin önünde mucize gelişimine tanık olmak ,hergün yeni bir şeyler öğrendiğini görmek sonsuz bir mutluluk. kakasına bile hazineymiş gibi davranmama yol açan bu sevgiye sanırım dünya üstünde sadece insan evladı ve annesinde rastlanıyor.
canımın içi kardeşim 08.08.08 de evlendi. canım oğlumda teyzesinin en küçük kavalyesi olarak kına gecesi ve düğünde onu yalnız bırakmadı.
kuzey 02.08.08 de taaaa uzaklardan gelen dedesiyle ilk defa tanıştı ve dedesinin kimse tarafından görülmemiş ruhunu açığa çıkarttı. benim gülümsemeyi hiç ihmal etmeyen ama hep planlı hareket eden asker babam; gecenin her saati yardımımıza koştu,torununu ayağında salladı,şarkılar söyleyip kırkını henüz dolduran oğluma çeşitli danslar öğretti.
annem hep koşturdu.doğuma,mevlide, kına gecesine,düğüne...tüm alışverişleri yaptı,tüm ananeleri yapayalnız yerine getirdi.hafta sonları artık iyice rahatsızlanan anneanneme bile yetişti.
anneannem 30.08.08 de 15.45 de bizleri bırakıp gitti. bu cümleyi yazdığıma bile inanamıyorum. hele öldüğüne hiç...o hep bizim için dua eden, orada evinde olduğunu bildiğimiz atamızdı.
annem yandı , kavruldu. canım annem çok ağladı. en son istediği soğuk suyu -yoğun bakımda olduğu için-vermediği için bile kendini suçladı. bir kere daha kocaman harflerle kafama kazıdım ki: ANNENİN GİDİŞİ KAÇ YAŞINDA OLURSA OLSUN, EVLADINI ACITIYOR.